Çocukların Üstünden Elinizi Çekin!-2-

Çocukları istismar etmek mi yoksa cinsel yönden istismar etmek mi?

Yücel Congur – İlişkiler ve Bireysel Dönüşüm Danışmanı

15218674_10154747018682760_1393102708_nÖnce cinsel istismar hakkında bir şeyler söylemeli. Çünkü gündemimiz bu yönlü istismarı bizlere tekrar hatırlattı. Ancak çocukları maniple etmek sadece cinsel yönelimle değil, birçok yönüyle anlaşılmalı. Abartılı ebeveyn rolüne kendisini kaptırmış Anne/Baba’lık modellerinin gittikçe yaygınlaşması, onaylanma ihtiyacı gereği iç değerler yerine dış kaynaklardan devşirmeye çalışmak ve tribünlere kulak kabartmanın sonucunda çocukların benliklerini istila ettik. Bana göre bu durum, tüm istila ve istismarların tabanını oluşturuyor. Çünkü inancım, “İstila eden, istila eder” gerçeğine dayanır. Bu bir viral etkidir. Dolayısıyla… İç dünyamızda olup bitenler, dış dünyanın sonuçlarına dönüyor. Yetişkinim ve hatta adamım diye ortada dolaşan bazı acizler sınır tanımadan cinsiyetlerini onaylatmak için oyun alanlarını çocukların çevresine kuruyorlar. Aile sıfatı ile veya Anne/Baba modeliyle tanımlanan bazı yetersizler ise bu oyunun kurulmasına çanak tutuyorlar ve hep beraber çocukların üstüne çullanıyorlar. Din, ahlak, gelenek vb. bu işi açıklamak ve mazur göstermek için çatı olamaz. Bu bir ticaret, et pazarı, bozuk bir maya, korkunun hükümdarlığı veya sevgiden yoksunluk…

Becerilemeyen adam gibi erkekliğinin üstünü bir şeylerle örtme çırpınışları arasında sevgisiz kalmış ve korkmuş, incinmiş çocukluğun getirdiği acıyı hafifletmek için uçkura gayret ispat girişimleridir ve her haliyle somut bir ticaretten başka bir şey değildir. Gerisi hikaye.. Üstelik kazananı olmayan ancak kesin olarak çocukların kaybettiği ve sürekli aşınan ruhlarıyla onları geleceğe nasıl yolcu edeceğimiz şaivesi de yüzümüze bakıyorken…

İlişkiler dünyevi alanlarınızı tanımlıyor

Kendinizle olan ilişki, ilişkiniz, bütün dünyevi alanları tanımlamanız için öbek konudur.

iliskilerAnneler için söylüyorum; çocuklarınızla olan ilişkiler, eşinizle olan ilişkiler, iş ilişkileriniz vs. ilişenin kim olduğuyla ilgili bazı dinamikleri anlamalısınız. Hayattan sapma noktalarınız, yönelimleriniz, bağımlılıklarınız diyelim, yaşayamadığınız yerlerde aracılar kullanırız. Kesinlikle böyledir. Hepsi aslında ilişkilerden sapmalardır. İlişkiden kaçmaktır yada ilişkiyi bulma isteğiyle alakalıdır. Çünkü temelde ortada tam ne yaparsanız yapın, kendinizle olan ilişkiniz vardır.

Kendinizle olan ilişki, ilişkiniz, bütün dünyevi alanları tanımlamanız için öbek konudur. İsterseniz kariyer, iş dünyası farketmez, işadamı bile olsanız, kendinizle olan ilişkinizi yeniden anlamak zorundasınız. Bu ilişkinin tam, herşeyin ortasında olduğunu  anlamanız lazım. Burada sevgi fazlarınız artmış ise, istemeseniz de, isteseniz de dünya bundan etkilenecek. Yani, bütün sizin ilişkide olduğunuz alanlarınız kesinlikle bu sevgi fazının artmasıyla ilgili bir olgunluk yaşayacak. Eğer burada korku fazlarınız yerleşikse ve oradan bir yere gidilmiyor. Gittikçe de artıyorsa korkunuz, bütün bu alanlar bundan etkilenecek.

Yücel Congur – İlişkiler ve Bireysel Dönüşüm Danışmanı

Çocukların üstünden elinizi çekin! -1-

 

Siyaset konuşmayı, yazmayı tercih etmem, ancak konu çocuklar olunca bana bir şeyler oluyor. İçimden bir canavar çıkıyor sanki. Önce bir şeyler yapmak sonra da söylemek istiyorum.

Yücel CONGUR – İlişkiler ve Bireysel Dönüşüm Danışmanı

cekin-elinizi-1-copyDüşük, aciz hissedenlerin kaynadığı bir yerküre tüm pisliğini geriye kusuyor. Hayatlarımızın üstüne boca ediyor tüm pisliğini. Bu durum sadece bugünün davası değil. İlmek ilmek işlendi yüzyıllar boyunca. Nihayetinde boka battık hep beraber. Bakmayın siz o anla şanla boyanmış statülere, medeniyet söylemlerine, çağdaşlık naralarına… Localardan localara, üst perdeden konuşanlara, itiraf edemeseler de onlarda düşük ve aciz hissediyorlar. Bir şeyler yapılıyormuş gibi verilen görüntüler, acı veren iç dünyalarından kaçınma salvosundan başka bir şey değil.

Her gün on binler mertebesinde çocuk; açlık, güç savaşları, arsızca sahip olma dürtülerine kurban ediliyorken, çağdaşlık naraları atmak, trajik komikler tiyatrosuna konu oluyor. Çoook günahkârız çok… Göz göre göre suç işliyor olmakta cabası. Şimdi sadece günahsız olanları söz söylemek üzere vitrine çağırıyoruz. Sizler konuşun biz günahkârlar dinleyelim. Ha diyorsanız ki, evet günahkârız ama biz ne yapabiliriz bu durumda? Biz günahkârlar sadece yaparsak, gerçekten harekete geçersek bu iş olur. Konuşmak bizim işimiz değil. Eğer günahsız isek konuşabiliriz. Aksi durumda sadece yapan olmalıyız.

devam edecek…